top of page

Cicimle Tariflerin Hikayesi-Üçüncü Seri

Biten şeylere isim koyamazsın. Ama tatlar kalır.
Biten şeylere isim koyamazsın. Ama tatlar kalır.

Her tarifin bir hikayesi vardır…

Kimi kalpte kabarır, kimi usulca çözülür.


3 tabak

3 tat

3 veda şekli


Bu hikaye, bir yazın içinden geçti. Bazen vişneli bir crumbleda gizlendi, bazen naneli bir bakışla kaldı yarım, bazen de ananaslı bir pastayla kapandı. Bu sadece bir tatlı serisi değil, kendini bırakmakla, sonra yeniden bulmak arasında bir yolculuktu. Çünkü bazı tatlar son ısırıkta değil, ilk unutulduğunda kalır…


İçin yanar ama dıştan bakınca sadece “kıtır” görünür. İlk tanışmamız o kadar tesadüftü ki, sıradan bir günün içinde gizli bir senaryo gibi. Onunla konuşurken iç sesim bile susmuştu.

Bir şeyler garipti; fazla tanıdık, fazla kolay, fazla doğru. Kendimi rahat bırakmak istedim.

Sanki yıllardır tanıyormuş gibiydim. Ama en çok da bu tanıdıklık korkuttu beni.

Çünkü daha önce de böyle olmuştu, değil mi?

Onun gözlerine bakarken “bu sefer olur mu” diye sordum kendime. Ama dışarıdan hiçbir şey belli etmedim. Yüzüme gülümseyen bir “iyi ki” sürdüm. Ama altına vişne gibi ekşi, yoğun, bastırılmış ne varsa yığdım. Alt katmanlar vişneli: bol çekirdekli, iç burkan. Üstü ise kıtır kıtır… kırılmaya müsait.

İşte tam o an: içindeki vişnelerle boğuşurken, birden benim yerime gülümseyen biri olmuş. Çünkü kalbimi çıkarıp saklamam gerekmiş gibi hissettim.

Yaparken dinlemeniz gereken o şarkı - Kalben - Sadece




Ne tam oldu ne eksik. Ama ben orada bir yaz geçirdim. Her şey çok kolay olmaya başlamıştı. Aramalar, şakalar, göz göze bakıp aynı anda gülmeler…Ama kimse “ne oluyoruz” demedi.

Ben de demedim. Çünkü bir şey sormadan hissettim zaten: O da beni seviyordu. Ama benim kadar değil.

Bir sabah, yazın ortasında bir kahve söyledik. O gün ben ona çaktırmadan daha uzun baktım.

“Biraz uzaklaştı” dedim içimden. Ama sonra bir şey sordu, bir espri yaptı, Yeniden sıcak oldu.

Ama fark ettim… Ben onun her dönüşüne “yeniden” diye başlıyordum, Oysa o hiç “tam olarak” gelmemişti.

İçinde hem tazelik var, hem kararsızlık. İlk lokmada ferah, ikinci de soğuk. Tatlı gibi başlar ama bir şey eksik kalır. Tam olarak o da: benimle birlikteymiş gibi, ama aslında hâlâ kendi içinde bir yolcudur.

Yaparken dinlemeniz gereken o şarkı - Selin - Bu Gece



Bazı vedalar bir daha kavuşmamak için değil, artık kendine varmak içindir. Artık anlamaya çalışmıyorum. Ne neden olmadı, ne de daha fazlası mümkün müydü diye düşünmüyorum. Bıraktığı yerde kalmasına izin verdiğim bir hikayem var artık. Üzülmüyorum da…Sadece kendi sesim daha baskın şimdi. Kendi sessizliğim bile daha anlamlı. Kimseye bir şey anlatmaya çalışmadan, içimden geçeni yaşamaya başladım. Bir sabah uyanıyorum. Ve ilk düşündüğünüm şey ne onun mesajı, ne de “acaba”. Sadece günün ne kadar güzel koktuğu. Ve kendim için bir şey yapmak geliyor içimden. Bir tatlı, mesela. Şekersiz ama özenli. Çünkü artık, özensiz hiçbir şeye razı değilim. Eskiden olsa susardım. Şimdi hayır diyorum. Ve evet dediğim her şeyde kendim varım. Bir dilim ananaslı soğuk pastanın ferahlığında değil, benim huzurumda kalıyor gün. Ananasla taze, hindistan ceviziyle yumuşak ama net. Bir dilim alırım ve kendine dönerim. Üzerine hiçbir isim yazmam. Çünkü bu pastanın sahibi benim. Ve kimseye ait olmayan tek tat,

kendim için yaptığım tatlıdır.

Yaparken dinlenemeniz gereken o şarkı - Monica Molina - A Paso Lento



Yorumlar


  • Facebook
  • Instagram
  • Pinterest
bottom of page